Kâr hırsının delirttiği tipler bunlar. Kazandıkları/kazanacakları paradan daha değerli bir şey yok onlar için. O kadar delirmişler ki, bu akıl yitimi aptala dönüştürmüş bunları. Örnek vermemi ister misiniz? Bunların herhalde en aptalı, Ulusal Tüfek Birliği’ne yaptığı bağışlarla bilinen Jim Hollis isimli üye olmalı. Zira bu Hollis, Politico mecmuasına verdiği demeçte sözü sözüne şunları söyledi: “Teksas saldırısı neden üç gün evvel oldu? Bunu kasıtlı yaptılar. Yıllık toplantımızı gölgede bırakmak için”. Aptal demekte haklı olduğum anlaşılmıştır herhalde.

Anladınız kuşkusuz lakin ben biraz daha açayım; yani bu aptal, önemli ciddi birilerinin o genç katilin eline silah verip, “git 21 kişiyi öldür. Böylece UTB’nin yıllık toplantısı gölgede kalır” dediğini sanıyor. Kâr etmenin bin türlü usulünü bilen çakal, komplo teorisinde sıfırı çekmiş haliyle. ABD mahkemelerinde sanık savunmalarının toplandığı bir derlemede rastlamıştım vaktiyle, biri anlatsa latife sanırdım. Katil, hakimin “neden öldürdün?” sorusuna, “ben öldürmedim, o kazara bıçağımın üzerine düştü” cevabını verdiğinde hakimin ikinci sorusu şu olur: “yanlışlıkla 23 kez mı?” Mahkemedeki katil ile Hollis’in zeka düzeyleri tıpkı. Karşılarındakini aptal sanıyorlar. Toplumsal pozisyonları ne olursa olsun aptallar birbirilerine benzerler.

Nerede anımsamıyorum lakin çok güzel bir vecizeye rastlamıştım; “çekirge tek başına bir tehlike yaratmaz, sürü halinde tehlikeli olurlar. Tıpkı ahmaklar gibi” demiş akıllı insanlardan biri. Hollis tek başına olsa güler geçersin lakin değil işte, sürü halinde yaşıyor bunlar da. Toplandıkları yer de Ulusal Tüfek Birliği. Hepsi birbirinden aptal. Zira bunlardan biri tümünün ortak görüşü olan şu saçmalığı lisana getirmişti iki yıl evvelki bir taarruzun akabinde: “Kurbanların da silahı olsaydı, kendilerini savunacak, münasebetiyle ölmeyeceklerdi”. Tek tek yalnızca ahmak olan bu tipler, önemli tehlike yaratıyorlar bir ortaya geldiklerinde. Vecize çok hoş.

Ben bir ABD Başkanı’nın aptal olmasına değil, bir aptalın ABD Başkanlığına kadar yükselmesine ehemmiyet veririm. Tüm aptallara aşıladığı bir umut var zira bu durumun. Aptal olmanın ABD Lideri olmaya mahzur olmadığını gören bir aptal, nasıl memnun olmaz? Ne olursa olsun “aptal” demek yanlışsız mudur diye huylananlarınız varsa çabucak hatırlatayım; Trump Lider seçildiğinde ünlü İngiliz gazetesi Daily Mirror “Stupid Nation” (Aptal Millet) diye başlık atmıştı. Ben hiç değilse, o da hak ettikleri için, şahıslara söylüyorum ne olduklarını. Trump’ı Başkanlığa kadar yükselmiş bir aptal olduğu için daima önemsedim. Bakın UTB’nin, Hollis’in de katıldığı o toplantısında ne demiş: “Dünyamızda berbatlığın varlığı, kanunlara uyan vatandaşları silahsızlandırmaya münasebet yapılmamalı”. Yani demek istiyor ki “21 kişi öldü diye silaha yasak da ne?” Yalnızca aptal değil makûs de üstelik .

Pekala, Suudi parasını elden kaçırmasın diye Suudi yöneticilerle Kılıç Dansı yapan bu aptal, UTB’deki konuşmasından sonra ne yapmış? Bu sefer de 2024 başkanlık seçimlerinde gerek duyduğu parayı elden kaçırmasın diye silah üreticilerinin önünde “Hold On, I’m Comin” (Bekle Geliyorum) isimli müzikle dans etmiş. Çocukların ölümlerinin üzerinden 72 saat şimdi geçmişti. Yalnızca aptal değil, ruhsuz da üstelik.

UTB’nin kayıtlı 5 milyon üyesi var, hem Kongre’de hem de Senato’da güçlü destekçilere sahip. Bu nedenle Joe Biden’ın silah aykırısı bir maddeyi hayata geçirmesi çok sıkıntı. Dünyanın hiç bir yerinde olmayan “bireysel silahlanma özgürlüğü” var olmaya devam edecek üzere görünüyor ülkede. Aptallar kazanmayı sürdürecek.

Uvelde Katliamı’ndan sonra Beyaz Saray önünde silah tersi şovlar yapan annelerden birinin lafı çok dokundu yüreğime. Oğlu 2019 yılında bir trafik tartışmasında tabancayla öldürülen bir annedir bu: “Bebeğimi 19. yaş gününde mezara gömdüm. Ömür uzunluğu mahpus cezası çeken, oğlumu öldüren o canavar değil, benim.”

İnsanın, UTB’deki tehlikeli aptallar başta olmak üzere, dünyanın farklı yerlerindeki diktatörlere, uzağımızdaki, yakınımızdaki hırsız yöneticilere karşı müzik söyleyesi geliyor. Hazır ülkemizde neredeyse müzik söylemek de uğraş gerektiren bir “eylem” olduğuna nazaran manalı da olur aslında bu. Derinden, yavaş yavaş lakin tek tek değil, daima bir ağızdan söylemeliyiz:
“Hold on, we’re coming”