Soylu: Makûs günler geride kaldı

Diyarbakır annelerinin HDP Diyarbakır Vilayet Başkanlığı önünde sürdürdüğü oturma hareketinin bininci günü hasebiyle kente gelen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, anne yüreğinin çok değerli olduğunu, gücünün sözlerle tanım edilemeyeceğini lisana getirdi. Soylu, anneler tarafından direncin yürütülüyor olmasının büyük ve tarihi bir olay olarak değerlendirdiğini söyledi.

‘Kötü günler geride kaldı’

Bölgeye akın akın insanların geleceğini lisana getiren Soylu, Diyarbakır’da üniversite okumanın ayrıcalıklı olacağını, makûs günlerin geride kaldığını, her geçen günün bir evvelkinden çok daha yeterli olacağına işaret etti.

‘Erdoğan kardeşlik mutabakatını ortaya koydu’

Bakan Soylu, şöyle devam etti: “Kardeşlik bir dünyadır, şayet bunu yaparsanız, şunu burada bize izleyenlere söylemek istiyorum: Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin yalnızca cumhurbaşkanlığını ve başbakanlığını yapmadı, Türkiye’nin kardeşlik mutabakatını ortaya koydu. Kendisi hakkında ne söylenirse söylensin bundan vazgeçmedi, kendisi hakkında periyot devir acımasız tenkitler yapılsa da bu kardeşlikten vazgeçmedi ve hiçbir an küsmedi. Kim olursa olsun, ne olursa olsun istikametine devam etti.”

‘Tek kederimiz terör, ikinci kederimiz yok’

Türkiye’de yaşanan ekonomik krizde halk her gün kederine derman ararken ülkenin tek sorunun terör olduğunu kaydeden Soylu, “Bizim bir tek kederimiz var: Terör. İkinci bir kaygımız yok zira biz insanımıza, farklılıklarına, zenginliklerine, insanımızın kendisine güvenmek durumundayız zira hepimiz eşitiz yani inanç kavramı karşılıklı bir kavramdır. Şayet karşılıklı birbirine inancı tesis etmişseniz aslında geleneğinizin de dininizin de gereğini yerine getirmişsinizdir” diye konuştu.

Sanatkarlara konulan maniler: Benim dışımda

İçişleri Bakanı Soylu, şu değerlendirmelerde bulundu: “Şimdi son günlerde ‘İşte sanatkarlara pürüz konuluyor.’ Bu olan olaylar benim dışımda bir defa. Şöyle bir şey var, şunu ayırmamız lazım. Elbette ki kimsenin müziğinin lisanı sebebiyle, Arapça söyleyebiliyor mu, Kürtçe de söylüyor, söylemeye devam ediyor. Orada terörden kaynaklanan bir irtibat görülmüşse birtakım hassasiyetlerin oluşmasını yok görmemek lazım. Kimse Kürtçe müzik söylüyor, sanatını icra ediyor diye engelleniyor değil bu ülkede, engellenemez fakat şu var. Bakın, bunu devir periyot mahalli sorunlarda de yaşıyoruz. Kürtçe lokal müzikçiler var. Çalıyorlar mı düğünlerde? Çalıyorlar mı? Ne vakit bir tepki kelam konusu oluyor bazen kamu tarafından bazen de beşerler tarafından? Bu müzikler teröre evrildiği vakit, terör propagandasına döndüğü andan itibaren, ‘Bir dakika dur.’ diyor. Bu, bir siyasal istismardır.”